Nisan 2010
Çocuklarımıza yedireceğimiz ürünleri piyasaya sunuyoruz.
AB uyum sürecinde hayvancılık politikamızın oluşturulmasını, AB ortak tarım politikaları yönünde değerlendirmek gerekmektedir. AB uyum sürecinde, her tür hayvan yetiştiriciliği ve üretiminde, ülkemizi sıkıntıya sokacak konu ise hayvan sağlığı ve gıda güvenliği ile ilgili konular olacaktır. Bu konulardaki sorunlar çözülmediği takdirde rekabet edebilmek bir yana üretimlerimizi kendi iç pazarlarımızda tüketme imkânı bile bulamayacak ve ülkemiz diğer ülkelere iyi bir Pazar olacaktır.Süt mamulleri üretiminde her geçen gün hijyen ve kalitenin önemi artmaktadır. Çünkü bu alanda verimlilik veya verimsizliğin maddi karşılığı kısa sürede karşımıza çıkmaktadır. Süt üretiminde hijyen; sütün, ineğin memesinden sağımında başlamak zorundadır. Unutmayalım ki, hastalıklı bir inekten sağılan süt, birçok hastalığın başlatıcısıdır. Öte yandan modern sağım hanelerde özenle sağılan, otomatik olarak soğutma tankına, oradan da soğuk zincirle fabrikalara gönderilen süt ile yapılan süt ürünleri gönül rahatlığı ile tüketilebilir. Hijyenik ve kaliteli gıda ürünlerini her zaman değer fiyata satın alan bilinçli tüketiciler vardır. Gıda üretiminde güvenilirlik ise en çok kazandıran marka unsurlarındandır. Tüketicilerin korunması amaçlı bir girişim, üretim zincirinin tüm halkaları tek tek ele alınmadıkça başarısız olmaya mahkum olacaktır. Bugün AB ülkelerinde hayvanların yiyeceği yemin hazırlanmasından, üretilen sütün insanların sofralarına gelene kadar geçen her aşamada veteriner hekim kontrolünden geçmeyen bir gıdanın tüketime sunulması söz konusu değildir. 2002 tarihli AB gıda kanunu 1.1. 2006 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. AB gıda kanunun gene hükümleri şunlardır:
•Güvenli olmayan gıda ürünleri pazara sunulmamalıdır.
•Bir gıda ürününün güvenli olup olmadığının belirlenmesinde; ürünün normal kullanım koşulları, tüketiciye aktarılan bilgiler, ürünün kullanımı ile ortaya çıkacak kısa ve uzun vadedeki etkiler ve toksin etkileri göz önünde bulundurulur.
•Ürünün güvenli olmadığının belirlenmesi durumunda malın dâhil olduğu tüm parti, gıda kanununa uygunsuz sayılır.
•Gıda üretim zincirinin her aşamasında faaliyet gösteren operatörler ürünün gıda kanunu ile belirlenmiş olan koşulları sağlaması ile yükümlüdür.
•Gıda ürünlerinde kullanılan tüm madddeler, üretim, işleme ve dağıtım zincirlerinin her aşamasında görevli operatörler tarafından izlenebilmelidir.
Hayvansal üretimin gerek AB gerekse dünya piyasalarına karşı ayakta kalabilmesi ve rekabet edebilmesinde en önemli unsurların başında, yerel ve geleneksel kültürle üretilen ürün çeşitlerinin modern teknolojiler ve sağlığa uygun koşulları ile üretilmesi ve markalaşmalarını sağlamak gelecektir.
Günümüzde gelişen hayvancılık işletmeleri sektör alt yapısının tam oluşmamasından kaynaklı geçiş dönemi sancısı çekmektedir, yapılan iş, canlı ile uğraşı olduğundan, doğa şartlarını ve çeşitli detayları içerebileceğinden 'doğru' kimi zaman kişi ve yöreye özgü olabilmektedir. Çiftlikten sofraya gıda güvenliği, yöremiz içinde geçerli olmalıdır bölgemizde bu modeli uygulamanın, sosyal, ekonomik, coğrafi yapı ve benzeri zorlukları diğer bölgelere oranla daha fazladır. Bu şartlara uygun bir proje ile bölgemiz, 'çiftlikten sofraya' gıda güvenliği sisteminde yerini alabilecektir. Pek çok işletmede olduğu gibi süt sığırcılığında da yüksek kapasite maliyet avantajı getirecektir. Ancak bölgemiz buna çok müsait değildir. Bunun yerine farklı küçük alanlarda yüksek kapasiteli süt sığırcılığı modeli uygulanabilir. Bu çiftliklerin sayısını arttırıp merkezi sistemle bağlantılarının kurulup proje, üretim, pazarlama ve sorun gidermede yapılacak işbirlikleri ile dezavantaj gibi görünen düşük kapasite daha hızlı etki tepki süresi daha iyi bir çiftlik kontrol daha farklı ürün çeşitlilikleri ve yeni oluşumlara daha açık olması gibi açılarla avantaja dönüştürülebilecektir. Bunun için yapılması gereken, bu organizasyonun en az hata ve kabul edilebilir risk ile yapılabilmesi ve kooperatifleşme veya uygun şirketleşmenin dengeli bir biçimde sağlanmasıdır. Bunun için 1000-1500 kg gün süt üretilebilecek süt çiftliği kurularak işe başlanabilir. Bu çiftliklerin kurulmasında fizibiliteden işletmeye alınmaya kadar dalında uzman kuruluşlarla çalışılabilir. Bunun için yaklaşık 3500 m² arazi gerekmektedir. Ancak kendi yemimizi üretmeyi düşünürsek örneğin mısır silajı üretmek için yaklaşık 120 dönüm alan gerekmektedir. Bu konuda Ordu- Samsun civarı ve Gümüşhane- Bayburt hattındaki müsait arazilerden takviye olarak yararlanılabilir. Çiftlik alanlarını 15 dönüme çıkarma imkânı bulunan yerlerde 250 baş sağmal hayvancılık süt çiftliği yapılabilir. Böylece işletmenin ekonomik karlılığı, birim hayvan başına artacaktır.